25 Mayıs 2011 Çarşamba

Unutma(ma) Korkusu

 Hafızamın iyi olmadığını bilirdim. Ezberlerdim bilgileri, geçerdim sınavları. 1 ay sonra, tabula rasa şeklindeki bünyeyle devam ederdim hayata. (Bu arada beyin bedava) Ama sanırdım ki bu durum dersimsi bilgiler için geçerli sadece. Bu aralar unutmayacağım bir şeyler öğrendim: Ben her şeyi unutuyorum, bazen de unutmaktan korkuyorum.

 Transkripsiyon enzimlerinin görevlerini unutmak normaldi belki, ama "lanet olsun onu nasıl unutucam ben" ya da ebediyen kaybettiğin bir insanı unutma durumları; bunlar aynı şeyler miydi ki? Ben tamamen farklı şeyler sanırdım ama çok ortak yönleri varmış unutulma konusunda.

 Pek sevmiştim, uzaklara gidecektim, el mahkum bir ayrılık vardı ufukta. Onun gölgesiyle gidecektim, bu vardı planda. Çünkü unutmak zor zanaattı kanımca. Nasıl unutabilirdim, bu üzüntüyle nasıl başa çıkabilirdim? Uzaklara gitmenin heyecanı, maksimum buruktu bu tatsız durumdan ötürü. Yere dökülmüş bir tabak künefeyi yiyor gibiydim. Çok emindim, unutmayacaktım, işleri daha dramatik hale sokup öyle gitmek lazımdı. Bir yandan bu drama bana anlamsız bir zevk verirken bir yandan unutmak da istiyordum çünkü fazla hatırlama durumu insanı çok yoruyordu, gereksizdi. Ama unutmak nasıl mümkündü ki(!)

 Gittim uzaklarıma. Unuttum. Nasıl oldu bilmiyorum, hatırlamıyorum. Unutma süreci hatırlayamamak; içinin sıkıntısını öldürüp, delillerini de yok etmek gibiydi. Yeni bir "unutulmamalı" adayı girdi hayatıma. Muhtemelen oydu içimin sıkıntısını öldürmede bana suç ortağı. Sevimli bir ortak. Temiz bir cinayet oldu. Teşekkürler ortak.

 Şaşkındım. Unutmak bu kadar kolay mıydı? Onca şarkılar, şiirler unutmanın zorluğundan dem vurmuyor muydu? Onları bilmiyorum, belki dramatik durumlardan ekstra zevk alıyorlardı ki bu durumu ısrarla sürdürüyorlardı. Ama deneyince unutmayı kendi kendine devriliyordu domino taşları. Rahatlamıştım ama başka bir sorun yaklaşıyordu...

 Sevimli suç ortağım; sorun oydu. Uzaklarımda zaman çabuk geçti. Yeni bir ayrılık vakti yaklaşıyordu. Ve ben yine yeni bir unutma sendromundaydım. Zaman tükendikçe hüzünleniyor, sanki diğer uzaklarıma gidince dünya korkunç bir yer olacak, hep mutsuz olacağım şeklinde "ya unutamazsam"ın risk değerlendirmesini yapıyordum.

 Sonra biraz yükseklere çıktım, olan bitene şöyle bir baktım: Bu döngü, uzaklara gitmeyeceğim güne kadar aynı şekilde dönecek, acıdan öleceğim sanırken analjezik etkili bir şeyler çıkacak yoluma ve ben yine unutacağım. İnsan beyni, kalp hayatta kalsın diye programlanmış bir organ. Layıkıyla yerine getiriyor görevini.

 Bu unutmak iyi. Şaşırtıyor nasıl olup bittiği ama harika bir dirayet kabiliyeti. Bir de başka bir unutmak var işte onu sevmiyorum; en uzaklara gidenin ardında kalanların hikayesi.. Ondan da bir ara bahsetmek lazım, o da ayrı bir unutma meselesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder